Yaşamak kendi kendini adam etmektir… Goethe
ADALET HER İŞTE HAK’KI BİLMEKTİR… Hace Bektaşi Veli.
Günlerden Pazar…
Bu haftaki yazım için daha önce karaladıklarımı karıştırıyorum.
Çoğunda yaşanmışlıklarımın hüznü var.
Bazılarında da son dönem yaşadıklarımızın taze acıları.
Bu defa üzmeyeceğim dedim, biraz neşeli olsun yazacaklarım…
Tarifsiz büyüklükteki kıpkırmızı bir gün batımı gibi,
Yemyeşil dağların üstündeki son ışıklarını saçan güneşin içinden gülümsercesine,
Kederimizi suya verecek şekilde.
Hafif tebessüm ettirsin istedim yazacaklarım…
ARTVİNLİ İBO’NUN ADIYAMAN MENZİL HİKÂYESİ
“İbo şimdi Adıyaman’a gidiş hikayeni mi anlatıysın.”, “Kanka… anlat bakayum”
“Ben şimdi içki miçki içeyrum ya… Dediler ki gidelum düzelirsun… Bakalum da nasıl bir yerdur. Gittuk…”
“Yav para var insanlarda, para…”
“Ökuz, para var etrafa bakayisun. Hizmet edecesun, zengin adama hizmet edecesun. Edeceğun adam fakir olsa hizmet et, sorun değil…”
Hoca var yanimda. Dedum “Kima hizmet edeceğuz kima”
“Hocanin tayfasina”
Biri çıkti motorla, bi de audi çıkti evunun altından dedi “O hocanin oğlunundur”.
“Şaka mi ya” dedum “Fakir olsa yardum edelum. Para yok; hayır, bedava…”
Dedi ki “Gel arkaya” dedim ki “Eee ne yapacağuz arkaya?” dedi ki “Çimento taşıyacağız”
“Para var mi?” dedum. Deduki “Para yok”, “hade” dedum. “Ben uğraşamam sizunle…”
Dedu ki “Hizmet!”, “Nasıl bir hizmettur bu parasuz, öyle bir hizmet mi olur?”, “Bu, bedava…” “Çimento taşimakla sevap mi olur?”
“Kendu audiyle gelsin, oğli motorla gezsun, biz salaklar çimento taşıyak…”
“Birkaç gün kalduk. Bir ekmek geturdular, ha bu kadar iki parmak büyüklüğunde; tuzsuz ama güzal…”
“Ama çorba; neyun çorbasi?” içtum iki kaşuk, dedum “Tamam, daha içmağa gerek yok”
Dediler ki “Boy abdesti alacasun, boy abdesti almayı bili musun?” sözleri üzerine İbo “tabiki biliyrum…”
“Sabaha kadar namaz kılacasun, bütün günahların affolacak”
Dedum ki “benim günahım yok, affetmeya da gerek yok. Çıkayum dışarı” dedum. Çıktım dışarı.
Bişe yok ya hoca geliyi, bi iki vaiz okuyi… yanımda adam “aaooouuvv” diyi, adam bağıri… deli olayi…
Dedim “Niye bağırisun! Ula niye bağırisun!”
Eee hoca geliyi “Kimdir bu?” deyiler ki bağa “Bu peygamberin soyundandur. Bakma oğa”, “Niye bakmayayım oğa, adam değul mudur? Bakayım oğa şimdi…”
Tanımayrum ki hangi peygambere benzeteyum. Bi de gidip sıralaniler, el öpiler…
Arkadaş dedi mi “Gelenin suratına bakma”, “bakayım şimdi buğa, hiç bi fark yok. Peygamberlerimizin hiçbirini tanumayrum ki… Peygamberlerin hangi birine benzeteceğum…”
Dedum ki “Bu hangi peygamberin soyunedur”
Hoca bağa dedu ki “Seninle ayrı oturmam lazumdur” dedi bağa…
“Bu düzelmaz” dedu…
Dedum “Ben buraya geldum daha kötü bozuldum…”
Evet İBO olayları akıl süzgecinden geçirince, toplum davranışlarına aykırı düşünceleri orada kalmasını imkansızlaştıracaktır.
İbo’nun akıl süzgecinden geçen düşünceleri oradan ayrılmasına vesile olurken; kirvelerden birinin fütursuzca lafı nelere mal olacak ona bakalım.
JANDARMA KARAKOLUNDA KİRVELERİN DAYAK HİKÂYELERİ… (Eshabil ekiz’den alıntı)
“Ağa” diyor…
“Kesikgelin’de düğün çalıcık” diyo.
“Ağa düğünü” diyor
“Ağa düğünü oluncu tabi” diyo.
“Telefat çok olur, sileh atarlar” diyo.
“Onbeş davul bir zurnacım var” diyo.
“Yedişer tene de yedek koymuşum” diyo.
“Telef olanların yerine hemen yerleştirecez ağa” diyo.
“Daha Cuma çabasını başlattık, çalmaya başladık düğünü” diyo.
“Kezim Bey geldi” diyo.
“Kezim Bey nefis Ağa”
“Aboo dedidim” diyo.
“Hemen en iyi zurnacımı yanıma aldım” diyo.
“Bi tene de yedekçi buldum” diyo.
“Kezim Bey çabelamayı başladık” diyo.
“Bize” diyo “Bi behşiş attı ağa” diyo
“Allah bilir düğüne ne yapar, yüz düğün çalsak o behşişi topleyamazdık a biz” diyo.
“Neyse” diyo “Çaba işini elimize yüzümüze bulaştırmeden bitirdik ağa, telefat vermeden” diyo.
“Kezim Bey’e yokarı gonaya aldılar” diyo.
“Bi habar geldi kulağım kirişte ha”
“Kezim Bey goltuh ister, goltuh havası diyo biliyon mu?” diyo.
“En iyi zurnacımı aldım vardım içeri bi girdim ki” diyo.
“Ağa diyo bayrehtar var, hizmetçi fakat Kezim Bey yoh ortada” diyo.
“Bayrehtara bektım şöle” diyo.
“Bardağı dolduruyor ağa diyo gösterin içine uzatıyor, bardağı boş geri al çekiyo” diyo.
“Birez bekledikten sonra” diyo.
“Anladıydık ağa, Kezim Bey bu suyu döşekte yatıyo içine tulumuş çekiyo. Bu areda sigarasından derin bir nefes çekiyo”
“Neyse ağam uzun heve, kırık heve, uzun heve derken dışarıda bir kasırga koptu. Pencereden şöyle bi bakidim iki cemse cenderme gelmiş.”
“Ulan ağa” diyo, “O kadar sivilin hiçbirine doğunmadılar, bizi topladılar garı” diyo.
“Ağa düğünü oluncu” diyo.
“Biz” diyo.
“Cılızları da getirdik kursağına bi tike et düşer diyin” diyo.
“Goyun davar çoğ kesilir dedik” diyo.
“Hepimizi aldılar abi; çocuğ ihtiyar demeden” diyo.
“Sivillere doğunmadılar ağam”
“Cenderme garagoluna vardık ağam. Cenderme bi passat geçti, geçti üstümüzden cokunamıyoz.”
“Eşek dövüyor gibi dövdüler, birek eşeği, eşek dayanamazdı o deyağa biz nasıl deyandık ben de bilmiyom ağa” diyo.
“Neyse ağa” diyo.
“Dayağımız yidik, ne güzel çekip gidicidik geregoldan bizim” diyo.
“Bi Beyram denen … var” diyo.
“Hasretin yüz garası ağa” diyo.
“Demesin mi ki” diyo ona orada “Gumandan bağa bizi ne diye dövdünüz demesin mi”
“Gunduluğunu sevdiğimin çocuğu” diyo “Neyine gerekti deyağımızı yemişsik, esker de yorulmuş zeten, çekip gidicik” diyo.
“Güzelin oğlu” diyo “Niye bizi, neye dövdünüz diye soruyor ağa” diyo.
“Tartışmayı bu kertede kesse gene geçer gurtulurduk” diyo.
Gene işi ilerletti “Gomutanım dedi, gonuşmaya bi daha sorun” dedi.
Gomutan dedi ki “Ulan densizler, siz bilmiyonuz mu bugün Amerikan başkanı Kennedy’nin ölüm yıl dönümü. Bu zılgıt neyin nesi, davul çalmak neyin nesi, davul zurna çalmak neyin nesi? Demesin mi!” diyo.
“Ula” diyo.
Yumruğu godumunun gıllısının ağzı gene durmadı, demesin mi ki garagol gomutanına, goca gomutana. “Ulan gomutan bahane ediyon bi tane gavur için gırg tene Müslümanın canı yanar mı?” diye
“Gomutandan daha emir gelmeden o yorgun eskeri bi görecağıdın copu çeken saldırdı eem” diyo.
“İkinci gapta da geçtiler, bayılmadan önce bi fikir edindim” diyo.
“Düşündüm” diyo.
“Bu Bayramı vuracam” diyo.
“Bi tane” diyo
“Düğünün birinden zerhoşun biri umman bi debanca düşürmüş tuvalette… Ben de onu buldum, kimseye söylemedim. Kötü bir gün gelirse bu ummanı kullanırım demiştim. Kötü gün, bundan kötü gün mü olur! Bunları düşünürken bayılmışsım, aradan üç gün geçmiş” diyo.
“Baygın halda yatıyom, gözümü açtım, çadırların dikişi sayılıyor” diyo.
“Etrafımdakileri seçemedim” diyo.
“Mamalar oturmuş etrefe. Çok çocuk cılızlar” diyo.
“Seçtim gayri ipten tazıyı çıkardım” diyo.
“Bayram nerede dedim?” diyo.
“Kaçık dediler” diyo
“Cenderme işini öyle iyi yapmış ki Beyrem elimden kurtuldu” diyo.
Kalın sağlıcakla.