YAVUZ GEZER

Güzel görebilmek

Günler ne kadar zalim olsa da geçmeye mahkûmdur…

Asker mektubundan.

Bakmak…

Sadece bakmak, hissetmeden…

Onun ne düşündüğünü, duygularının ne olduğunu, gözlerindeki sevgiyi ve kalbindeki samimiyeti…

Salt kaba konuşması ve heybetli duruşundaki korkutucu ifadesinin sende sebep olduğu yanılgılar yumağındaki önyargı…

Memed ALUŞ,

Melmeket MUŞ,

Novet GAVUŞ,

Mukuatım YOĞDUR.

Şeklindeki yüksek avazla verilen tekmil…

Derinliğine analiz etmeden, bazen sohbetlerde gündeme getirildiğinde tebessüm vesilesi olan bu tekmil ve sahibinin bu vatanın gerçek neferi olduğunun fark edilmesindeki gecikmişlik…

Ve de en kötüsü ötekileştirilmişlik…

 

TIPKI YUKARIDA İZAH ETTİĞİMİN BİR DİĞER KARŞILIĞI DA (Hanri BENAZUS) örneğinde olduğu gibi;

Geliyor, bakıyor benim adım orada, bir de suratıma bakıyor, bir daha bakıyor.

“Sen kimsin?” diye soruyor.

“Efendim gördünüz orada, adım soyadım orada”

“Yok yok sen kimsin?”

“Tekrarlarım Hanri BENAZUS benim efendim”

“Yok onu sormuyorum, sen nesin?”

“Ben Türk’üm derim”

“Olmaz efendim” dedi.

“Türk olsaydın adın Ahmet olurdu, Mehmet olurdu, Süleyman olurdu”

“Attırdılar kafamın tasını”.

“Ben orada iki nokta üst üste koyuyorum”

“Atatürk adımı sordu, adım Hanri dedim.”

“Soyadımı sordu BENAZUS dedim.”

“Sen kimsin?” demedi.

“Sen nesin?” demedi.

“Neden Ahmet değilsin”.

“Neden Mehmet değilsin”.

Ne dedi bu söylemedikleriyle…

Beni o gün zaten otomatikman TÜRKLÜĞE terfi ettirdi.

Ve NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE cümlesini benden daha iyi anlayan insan yoktur. Bana kalırsa…

Bana da kalırsa EVET.

Sayın BENAZUS’un bu muhteşem ifadesine katkı sağlayan üstat İlber ORTAYLI;

Binaenaleyh TÜRK lafı Türklerin lafıdır, isteyen TÜRK olur istemeyen olmaz.

Memleketin adı Türkiye olur, Fransa’nın Fransa olması gibi…

Hepimizin Fransız olması zorunlu değil…

Bir Korsikalıya yani Korse hayatta Fransızım dedirtemezsin. Fransız vatandaşıyım diyebilir…

Bu da Türkiye’dir. Bunun üzerinde oynama hakkı olmaz. “Niye olmaz?” Çünkü beni zedeleme hakkın yok.

 

Ya ben senin yüzünden, Türkiyeli falan gibi acayip bir tarife giremem…

 

Yani benimle aynı kimliği hiç paylaşmak istemiyorsan isteme. Bununla baş etmenin imkânı da yoktur, gereği de yoktur…

Fakat senin beni kendi çamaşırının içine koyma hakkın da yok.

Bu TÜRKLÜK böyle bir şey…

Türkiyeli demek, Türkiyeli demek…

Mesela ben Türkiyeli değilim, şu anda ben TÜRK’ÜM bunu böyle biliyorum…

Doğuşum bu… Hangi kimlikle doğarsan, pasaportun olur olmaz, ne olursan ol bu bir mirastır.

Bu benimsenir yani…

Bunu benimsersin, devam ettirirsin ve o şekilde de ölürsün.

Bu bakımdan, bunu kabul etmenin imkânı yoktur…

Böyle bir şey de olmaz, bu çevrilmez. Bir kavramı ortaya attığınız zaman tercüme etmelisiniz. Tercüme edemezseniz, tercüme hiçbir şey ifade etmez. O ifade etmeyen şeyle SİZİN KİMLİĞİNİZ AÇIĞA ÇIKMAZ.

VE BİR DE…

Tüm bu güzel ifadelere rağmen yadsınamaz gerçeklik.

“Herif gozün kor olmaya sen misin?”

“He kim olacağdı”

“Ne bilim gece gece, üregim goptu”

“Densüzlük etme! Bizim eve kim girebülür?”

“Ne bilim! Bi an başgası sandım da sen ne dolanersin evin yüzünde…”

“Yatamerim gari”

“Niye ki?”

“Niye olacağ, yeminim zorlir…”

“Sabır herif bi kaç gün geçsin”

“Sahan goley, bi de bahan sor”

“Eeee densüzlük etme, ben yaterim…”

“Ğayırlı zabahlar…”

Bu uykusuz geceler ve geceleri ev içinde dolaşmalar birkaç gün sürer ve sonunda sessizlik.

Sabah Hılko’nun sesi duyulur.

“Ğeyirli zabahlar…”

“Sahan da ğeyirli zabahlar beg, gece rehet yattin…”

“He vallah çoğ rehettim, nassı oldu bu?”

“Cevri bilersin, garşıda uçoların evi var”

“He bilerim…”

“Evin önünde delikli daş var…”

“He onu da bilerim”

“O şimdi yoğ…”

“Deme herif o daşa ne oldi?”

“O şimdi bizim bağçada…”

“Gor olmıyasan! Deme, onun üçün rehet rehet yattın he…”

Artık rahat rahat uyuyabilir hane halkı,

HILKO RAHATSA MESELE YOK…

Güzel görebilmek

Giriş Yap

Yeni Nesil Medya Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin