Baharla birlikte sıcak iklimlerden gelen bir leylek topladığı çalı çırpılarla kendisine bir yuva yapma hazırlığında… O sırada elinde asası, sırtında cüppesi sakalı göbeğinde birisi oradan geçmektedir. Leylek “Bu adamdan bana zarar gelmez” düşüncesiyle havalanmamakta yuvasını yapma işlemine devam etmektedir.
Bizim sakallı “Allah Allah bu leylek beni görmesine rağmen uçmuyor topal mıdır nedir?.. Diyerek elindeki asasını leyleğe doğru fırlatıyor leylek ayağından darbe alıp gerçekten topal kalıyor. Konu Hz. Süleyman’a intikal ediyor hazretti Süleyman mahkeme-i kübrayı topluyor tarafları dinliyor:
Leylek:
“Efendim bu adam bana durduk yere asasını fırlattı uzan bacaklarıma isabet eden asası yaralanmama, sonucunda da topal kalmama sebep oldu ondan davacıyım” der.
Hz. Süleyman bu kez leyleği topal bırakan Hacıya döner ve neden leyleğe asasını fırlattığını ve niçin leyleği yaraladığını sorunca hacı:
“Doğru ben bu leyleğin ayağını kırdım” der.
Bunun üzerine Sultan Süleyman leyleğe dönerek…
“Sende bunun ayağını kır kısasa kısas gerekir” derse de leylek kabul etmez…
“Olmaz efendim bunun ayağını kırmayalım” cevabını verir.
Sebebini soran Sultan Süleyman’a…
“Bunun üzerindeki cübbesini ve sarığını çıkaralım, sakalını keselim, elindeki bastonunu alalım” Deyince Hz. Süleyman sebebini sorar. Bunun üzerine leylek…
“Bu adam bu kılık kıyafeti ve dış görünüşü ile herkese güven veriyor. Herkes kendisine güvendiği için tedbir almıyor, ona güven duyuyor. Bu adam bu kılıkla dolaşırsa daha çok ayaklar kırar” cevabını verir.
*
Günümüzde üzerinde cübbesi, elinde asası, göbeğine varan sakalıyla o kadar çok insan var ki bu insanlar yine leyleklerin bacağını kırmaya devam ediyor, yine giyim ve kuşamı ile insanları kandırmaya devam ediyorlar.
Bunun sebebi ise günümüzde bırakınız leyleği insanlarımızın bile hak ve hukukunu koruyacak bir Hz. Süleyman’ın olmayışıdır.
ÂLİMLERDEN ÖZLÜ SÖZLER
İstanbul Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi kadim dostum Doç. Dr. Burhan Tarlabaşı üstadımız çok iyi bir araştırmacıdır. Günümüzde lazım olan her türlü bilgi, belge ve meselleri bulur gün yüzüne çıkarır. Günümüz gerçekleriyle bire bir uyuşan bu bilgileri zaman zaman bendenize gönderme lütfünde bulunur. Üstadıma teşekkürlerimle birlikte saygılarımı iletirken “ÂLİMLERDEN ÖZLÜ SÖZLER” derlemesini bilgilerinize sunuyorum.
*
Karşındaki;
Hem akıllı, hem çalışkan ise… TAKDİR ET,
Çalışkan fakat akıllı değilse… DİKKAT ET,
Akıllı fakat tembel ise… İKAZ ET,
Hem akılsız, hem tembel ise… İMHA ET,
*
Nedendir?…
Herkes… CENNETE GİRMEK İSTER AMA…
Hiç kimse…. ÖLMEK İSTEMEZ.
*
Unutma!..
ÂDEMOĞLU HİLEBAZDIR, BİLEMEZSİN FENDİNİ.
KİME İYİLİK YAPTINSA, ONDAN SAKIN KENDİNİ…
*
Ve dört şey geri gelmez!..
- ATILAN OK,
- KAÇIRILAN FİRSAT,
- SÖYLENEN SÖZ,
- GEÇEN ZAMAN…
*
Bunu da unutma!..
TARLAN VARSA; İÇİNDE OL.
TEKNEN VARSA; KIÇINDA OL,
İŞİN VARSA; BAŞINDA OL.
*
Üç Çeşit İnsan Vardır!..
- EKMEK GİBİDİR HER GÜN ARANIR,
- İLAÇ GİBİDİR LAZIM OLUNCA ARANIR,
- MİKROP GİBİDİR SİZ ARAMAYIN O SİZİ BULUR…
*
Bu kadar güzel hikâye, temenni ve mesellerin içerisinde MİKROPTA
BİZİ BULMASIN CANIM… Zaten yeteri kadar çevremizde mikrop var. İçtiğimiz suda, yediğimiz gıdalarda, soluduğumuz havada, koluna girdiğimiz dostluklarda bile var.
Mikroptan çoğu ne?..
Allah cümlemizi bu mikropların hilesinden, şerrinden, yalanından, dolanından korusun.
*///*