Acaba bizden başka yeryüzünde kaç toplum başına gelen bunca felakete, bunca yıkıma, bunca ihanete karşı “Bunda da bir hayır vardır” der.
Biz diyoruz.
Çünkü biz yıllardır felaketlerle, yıkımlarla, ihanetlerle iç içe yaşıyoruz.
İbret alıyor muyuz?
Hayır!..
Tedbir alıyor muyuz?
Hayır!..
Hırsızın suçunu mahallenin bekçisine,
Başımıza gelen felaketleri kaderimize,
İçimizdeki şeytanların, yaptığını feleğe mal ediyoruz.
“Ah felek ah” diyoruz da başka bir şey demiyoruz.
Oysa yıkılan evlerimiz müteahhidin çaldığı demir ve çimentolar yüzünde yıkıldı.
Dere kenarlarında plansız programsız yaptığımız evleri bu yüzden seller götürdü.
Ekonomimizi acemi ellere teslim ettik kuru soğan bile otuz liraya satın aldık.
Bir çift tatlı söze bir çift menekşe gözlere inandık.
Her önümüze geleni alkışladık.
Onlarda kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sandılar. Eksikliklerini yüzlerine karşı söyleyemedik.
Dolar yükselince tepkimizi doları yakarak gösterdik.
Avrupa’ya tepkimizi cep telefonlarımızı kırarak gösterdik.
İşte biz böylesine akıllı bir toplumuz.
Deprem bölgesinde enkazın üzerinde kendi partimiz kazandığı için halaylar teptik.
Ondan sonrada ”Nerede bu devlet, nerede bu hükümet” diye feveran ettik.
Yahu senin “Nerede bu devlet, nerede bu hükümet” demeye hakkın yok ki.
Seni yalnız bırakan arkasından yıllarca koştuğun oy verdiğin kişiler.
Kimi kime şikâyet ediyorsun.
Sen önce çatını onar ondan sonra yağan yağmurdan şikayet eyle.
Camilerimizde din adamlarımız “Sabrederseniz cennete gidersiniz” dediler bizde çöplükte sebze meyve artığı topladık ama yine de sabrettik.
Çünkü işin uçunda cennete gitmek de vardı.
Oysa cennet bu kadar ucuz değildir.
“Sabreden derviş acından gebermiş” söylemi yerine “Sabreden derviş muradına ermiş” sözünü yeğledik.
On, on beş gündür yoktum sevgili okurlarım.
Bu gün sizlere bu kısacık yazımla merhaba diyeyim.
Sonraki haftalarda içimizi dökeriz inşallah.
Kalın sağlıcakla.
MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ