Atlantik paktı (NATO) ve
Doğu Bloku veya Avrasya paktı.
“Atlantik Bloku” ismi NATO adının açılımından geliyor. (North Atlantic Treaty Organization)
Doğu Bloku” adını, ‘Avrasya paktı olarak revize etti (Şangay Beşlisi diye de anılıyor: Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan). Beş devletle başlayan bu blokun üye sayısı artabilir.
Atlantik; Amerika’nın başını çektiği bloktur ve Avrupa, ABD ve müttefiklerinden oluşuyor. Aşağı yukarı seksen yıllık bir geçmişi var. Artık yeni bir dünya görüşü üretemiyor olsa da, fiilî bir blok olarak varlığını sürdürmektedir.
Atlantik (Batı) bloğu, birkaç yüzyıldır Avrupa merkezli bir rol oynamıştı. Ortaya koyduğu felsefe ve geliştirdiği bilimsel çalışmalarla rahat hareket etmiş, bu kültürle üyelerine ve dünyaya pek çok sosyal, siyasal öneride bulunmuştu. Bir zihniyetin kısa ve özlü anlatımları olan sloganlarla da olsa işi götürmüştü. Bu çerçevede bir “hegemonik güç” oluşmuş, itiraz edilemez egemen bir süreç meydana gelmişti. Dünyadaki bütün savaşların ve bütün darbelerin hem planlayıcısı, hem finansörü hem de sonuç tayin edicisi “NATO”dur diyor son yirmi yıldır Türk intelijansı.
Günümüz itibariyle Batı’da Avrupa merkezciliği bitti. AB sıkıntılı bir döneme girdi ve insanlığın geleceği üzerine bir dünya görüşü üretemiyor.
M. Teacher, R Reagen ve T. Özal üçlüsüyle,1980’de başlayan neoliberal akımı ancak 1992’de ilan etmişti. Bu maksatla 12 Eylül 1980 darbesi yapılmıştı diyor ekonomistler ve bir kısım siyasiler.
O akımın omurgasını oluşturan “demokrasi, insan hakları ve serbest piyasa ekonomisi” inandırıcılığını kaybetti.
Atlantik blokunu güçlendirmek için ortaya atılan “Arap Baharı” ve “Ukrayna savaşı” da sonuç verecek gibi gözükmüyor. Bu bloğun insanlığa sunacağı bir ideolojisi şu an için gözükmüyor.
Mısır gösterilerinden geriye “dört parmaklı el” kaldı yalnızca.
Bir başka yazıda da belirttiğim gibi; “İran, Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesinin ardından haftalardır süren protestolarla sarsıldı. Bugün geldiği nokta itibariyle korkunç bir durumda: Finans kurumları büyük bir krizle karşı karşıya, suyu tükeniyor, tarımda büyük düşüşler yaşanıyor ve uluslararası yaptırımlarla boğuşuyor. Rejim, yaşlı bir grup adam (mollalar) tarafından yönetiliyor. Yönetim “mezhepçilik” adına iyice yerelleşti. Rejimin şu anda devasa büyüklükteki bir meşruiyet sınavıyla karşı karşıya kalması hiç de şaşırtıcı değil.”
Ukrayna’da savaş tüm hızıyla devam ediyor ve uzayacak gibi gözüküyor.
ABD ve Batı ülkeleri, bizim bölgemizde uzun süre uyguladığı vekalet savaşlarını, şimdi de Ukrayna’da uyguluyor.
ABD ve Batı, sonucu belirleyecek silahları değil, 1945 yılından beri birikmiş silahlarını Ukrayna’ya veriyor. Yani ABD ve Batı, Ukrayna’yı bir araç olarak kullanıyor.
Türkiye’nin dışında barış isteyen yok. Kaldı ki; Ukrayna ve Rusya’nın barış istemeleri de yetmez artık, çünkü; ABD ve Batı ne zaman barış isterse o zaman savaş bitebilir. Yani askeri yorumcuların dediği gibi; “Olay uzatmalı savaş stratejisine evrildi”.
Avrasya Paktı’nın patronu Rusya’da işler iyi değil. Batı ve ABD, Rusya’nın askeri gücünü 2030 yılına kadar iyice yıpratmak istiyor. Böylece yalnız Rusya’nın değil, Avrasya paktının da güç kaybına uğraması hedefleniyor.
İstisna diyebileceğimiz bir başka güç var mı? Şimdilik Çin var elbette. Gerçi pandemiden beri Çin’in hem üretimi hem de nüfusu azaldı. Önceki yılda Çin, 85 milyon azaldı. Bu konudaki liderliği Hindistan’a kaptıracak gibi görünüyor.
1989’da iflas eden komünizm ideolojisi, önceleri bir ümit ve heyecan veriyordu. Fakat komünizm, yalnız Rusya’nın çıkarlarını temsil eden bir kültür kalıbı hâline gelince çekiciliğini kaybetti.
Artık komünizm bütün dünyada kabul edilebilir bir proje olmaktan çıktı. Liberalizmden de önce çöktü.
Gelinen noktada bütün dünyanın insan merkezli bir beraberlik kültürüne ihtiyacı vardır. Batı’nın hayata bakış potansiyelinde geçmişte de, şimdi de böyle bir misyonu hiç olmadı. Batı ideolojisi; insan merkezli değildir.
Avrasya Paktı’nın önemli ülkesi Çin de, Batı kültürü üretimi olan Marksizm eliyle kendi Konfüçyüs orijinli kültürünü öldürdü ve beraberlik misyonunu tümüyle yitirmiş oldu.
Türkiye bu konuda önemli bir şansa sahiptir. Tarihsel misyonu tekrar canlandırılabilir. Böylesi bir ortam ve bu işi yürütebilecek beşeri sermayesi de vardır.
VEKALET SAVAŞININ YENİ ADI: UKRAYNA
Tekrar 1945 yılına döndük. Bugün yeryüzünde iki blok var: