14 Mayıs 2023 günü ülkenin insanları kendilerini beş yıl boyunca yönetecek siyasileri seçmek için sandık başına gidecekler.
Bazı siyasi partiler ülkenin entelektüel sermayesinden istifade etmemek için adeta direniyorlar. Hala zaman tünelinde kalanlar var.
Bazı siyasi partiler kendi entelektüel miraslarının ve kadrolarının kültürel birikimi yüksek olmayan tabakası ile siyasete yön vermek istiyorlar.
Oysa siyasi partiler, dar bir yol arkadaşlığı jargonuna teslim olmamalı, sahibini beğenmese de doğru bilgi ve nitelikli projelere açık olmalı, bu tutumu özendirmelidir.
Siyasal ve sosyal hareketler; bilgi > bilinç> doğru eylem sistematiğini dikkate almadan bir hedefe varamazlar.
Bir siyasi hareket öncelikle kendi cephelerinde doğru bilgiyi üretmeli, projelendirmeli, bunu kadroları ile paylaşarak içselleştirmeli, doğru bir politik temsil kadrosuyla halka ve kitleye ulaştırmalıdır.
Günümüzde siyasal ve toplumsal sorunlar bir siyasetçinin bireysel dar uzmanlık birikimi perspektifinden çözümlenemeyecek kadar çok katmanlı ve çetrefildir. Politikacıların buna ayıracak yeterli zamanı da yoktur, olmamalıdır da. O nedenle doğru bilginin ve nitelikli danışma mekanizmasının önemi yadsımamak gerekir.
Seçim sürecindeyiz. Siyasi partilerde nitelikli bir program ve çözüm üretme heyecanını göremiyoruz.
Sözgelimi borçlanma yolunu sınırlandırarak ülkeyi daha iyi bir noktaya nasıl getirebilirim diyen siyasilere hasret kaldık doğrusu.
Kamunun rastgele borçlanma gereğini ortadan kaldırdığını gördüğümüz Erbakan hükümetinin başarıyla uyguladığı kamu kaynaklarının tek ekrandan kontrol edilebildiği havuz sistemini düşünmekte ne mahsur var? Biz ayrı partiyiz diyorsanız ve bu söylemi resmileştirmek istiyorsanız; devlet içerisinde Maliye Bakanlığı’nın geliştirdiği “SGB.net” var. (Strateji Geliştirme Merkezi) Maliye’deki bütün para, mal ve hizmet akışını çok yakından takip ediyor. “SGB.net” havuz sistemine çok yakındır ama bazı eksiklikleri var. Eğer siz “SGB.net” e Hazine’nin iş ve işlemlerini de buraya entegre ederseniz, işte size mükemmel bir havuz sistemi olmuş olur. Bir üst modül oluşturarak, bunları akıllı bir hale getirip en tepede, bu operasyonları günlük takip edecek kadar çok ince ayar gerçekleştirebilir.
Acaba fotoğraf çok net değil mi? Kamu “ihtiyaç fazlası parasını” %14’le bankalara yatırıyor, ama aynı bankalar Kamu’ya %40’la borç para mı veriyor? Eğer böyle ise bunu kimse savunamaz.
“Kamu Tek Hesabı”, iyi bir yönetmek için, kamu kaynaklarını israf etmeden, derli toplu tek bir hesap altında takip edebilmek, ödeme planlarını da tam zamanında, borçlanmadan yapabilmek için oluşturulacak iyi bir sistem olmaz mı?
Tepeden bir bakışla “halk bizi anlamadı” demek doğru olmaz.
Doğrusu “halk bizden ne istiyor” diye sosyolojik alan çalışmaları olmalı.
Tahlilleri doğru yapmak gerekir.
Türkiye’de yıllık 50 milyar dolara dayanan kent rantlarını nasıl ekonomiye katıp kaynak yaratacağımızın cevabı daha önemli değil mi?
Yerel belediyelerdeki arsa rantlarının yok edilmesi noktasında söylenecek sözlere hasret kalmamalıyız.
Şu anda bankacılık sistemi birkaç yüz milyar kâr yapmış. Bu kârı nasıl yapmış diye bunun sorgulanması lazım. Yani Kamu’nun sırtından %100 kâr yapılıyorsa bunun önlenmesi gerekmez mi?
İki trilyon dolarlık maden varlığını ne yapacağınız daha önemli. Neler yapılmalı sorunun cevabını bilmek toplumun hakkı olsa gerek.
Dolaylı vergileri, kazançtan alınan vergilerin altına nasıl indireceksiniz.
Bütün kaynakları ve çözümleri ortaya koymak gerekir diye düşünüyorum.
Bu ülke artık “itirazı” ve “itirafı” olan bir toplum olmalıdır.
