NEVZAT ÜLGER

HAZİNE GÜÇLÜ İSE DARBE OLMAZ

Batılı anlayış bireyleri veya genel olarak toplumları ekonomi silahıyla birleştiriyor ya da ayrıştırıyor.

Ekonomiyi; “Kısıtlı imkânlardan sonsuz ihtiyaçları karşılama” bilimi diye tarif ediyorlar.

Yalan hemen tanımda başlıyor. Dünyada ne imkânlar yetersiz ne de ihtiyaçlar sonsuz.

Yoksul bırakılmış kitlelere yalancı emzik veriliyor.

Gelirin adil dağılımı iktisadın konusu ama ekonominin konusu değil. Ekonomik gelişmede gelir dağılımı yokmu, var ama insan merkezli değil. Sermaye temerküzü açısından her türlü uygulama ekonomi için normal bir uygulamadır.

Ekonomide insan “homo ekonomicus” olarak alınır. Hâlbuki insan ekonomi için değil, ekonomi insan içindir.

Toplum olarak hafızamızı kaybettik. Bırakın sıradan insanı, üniversite bitirmiş, hatta edebiyatla uğraştığını söyleyen insanların kaçı divan edebiyatından, belki daha yakından Akif’den, Yahya Kemal’den, Necip Fazıl’dan, Nazım’dan kaç şiir veya kaç mısra ezbere okuyabiliyor.

Cemil Meriç, Nurettin Topçu, Erol Güngör, Sezai Karakoç, İsmet Özel, İsmail Kara, Teoman Duralı, Necip Fazıl, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Erol Kılıç, Fuat Sezgin, Bediüzzaman, İbni Sina, İbni Rüşd, Maturudi, Yunus, Mevlana, İbni Haldun, Fuzuli, Nabi ve diğerlerinin herhangi üçü hakkında hangimiz doyurucu olarak on beş dakika konuşabiliyoruz?

Adam Çin’i haritada gösteremez ama Maocu, Adam Simith’i ve Luther’i bilmez ama kapitalist. Marks’ın Yahudi olduğunu bilmez ama Marksist.

“Birliği bütünlüğü sağlayan en önemli şeylerden bir kısmı da edebiyat değil midir, şiir değil midir?” Anladık, zanaat hemen hemen yok oldu, peki kültürümüz ve daha geniş olarak medeniyetimiz ne oldu? “Bir dokun bin ah işit kâse-i fağfurdan.”

Batı bin yıldır bizden kurtulmak istiyor. Çünkü onlara rakip olabilecek bir medeniyetin taşıyıcısı ve onu canlandırmaya aday tek ülke Türkiye ve tek rakip Türklerdir. Bizde bu kadar terör belasının olması bundan değil mi?

Üstüne üstlük, Türkiye Batı’ya iyice itiraz etmeye başladı. Evet, geçmişte Adnan Menderes itiraz etmişti,  Necmettin Erbakan itiraz etmişti. R.Tayyip Erdoğan’ın imasız itirazları Batı’yı çıldırtıyor. Çünkü üst aklın sinir uçları ile oynuyor. Tam onikiden vuruyor. “Dünya beşten büyüktür” repliği BM’i sarstı. Erdoğan toplumun her katmanı ile ve İslam ülkeleri ile rahat irtibat kurabiliyor. Türk cumhuriyetleri, Afrika, Balkanlar, Kafkaslar ve genel anlamda İslam ülkeleri ile meydana getirilen bir “Gönül Coğrafyası”.

Batı’nın ellerinde tek kozları kalmıştı; darbe, terör ve savaş. Batılı insan savaşmak istemediği için vekalet yoluyla ve  “makine” ile nereye kadar götürebilirlerse.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz hep kalkınan ve gelişen bir ülkeye takılan çelmelerdir. Elbette hepsine de içerden piyonlar bulabiliyorlar. Ama silahlı, ama binişli, ama dinli, ama dinsiz, ama topçu, ama popçu, ama paralı ama siyasi. Neticede kendi emellerine uygun kimseleri bulabiliyorlar. Zaten onlar için de kasaya, masaya, nisaya, şana ve şöhrete düşkün insan gerekiyor. Çünkü zaafı olmayan insanlar satılmazlar. Ölçüsüz ihtirastan ve zaaftan korkmak gerekir.

Gandi bağımsızlık mücadelesinde makineye karşı durmuştu. Çünkü Batı sömürgeciliğinin temelinde makineyi görmüştü.  Yaşadığı dönemde en isabetli mücadele aracıydı o tavır. Düşüncelerini açıklarken makinenin insanı ve toplumu ezmesine karşı olduğunu belirtmişti.

Gandi’nin tavrı biraz dini, biraz milli, biraz da siyasi kaynaklıdır. O yedi büyük günahı şöyle sıralalıyordu:

1-Ahlaki ilkelere dayanmayan siyaset etme biçimi,

2-Üretmeden kazanmak,

3-Kişilik kazandırmayan eğitim,

4-Ahlak tanımayan ticaret,

5-Bilinçsiz-şuursuz eğlence,

6-İnsan merkezli olmayan bilim,

7-Takvasız ibadet.

Türkiye doğru yoldadır. Her türlü aksamaya rağmen seçtiği hedef doğrudur. At şaha kalkmıştır ve süvarisi iyi bir binicidir.

HAZİNE GÜÇLÜ İSE DARBE OLMAZ

Giriş Yap

Yeni Nesil Medya Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin