2023 seçimleri Cumhuriyetin ikinci yüzyılının genel kodlarını belirleyecek hayatiyette midir hakikaten?
Önceleri seçimlerin statüko ile iktidar etrafında toplanmış İslâmcı, muhafazakârlar arasında geçeceği düşünülürken çok orijinal denklem ve tiplemeler ortaya çıktı.
Ama seçime giderken öyle denklemler, öyle ittifaklar kuruldu ki, birbirine zıt tutumlar ve zihniyetler aynı cephede mücadele vermeye başladı.
Aynı ittifak içerisinde Türkçü ve Kürtçü yan yana olabildiği gibi, sosyalistle liberal, muhafazakarla devrimci, Doğucu ile Batıcı, 28 Şubat savunucusu 28 Şubat mağduru ile aynı listede rahatlıkla yan yana durabiliyorlar.
Cumhur ve Millet İttifakı’nı kotaran akıl öyle ittifaklar teşekkül ettirdi ki, Türkiye’nin tüm etnik, mezhep, kültür, din, gayrimüslim fay hatlarını tetikleyecek enerji birikimini sağladı.
Saadet Partisi önünde, “Türkiye laiktir laik kalacak!” sloganları rahatlıkla atıldı.
Hüda-Par ile bünye uyuşması olmasa da MHP-BBP ülkücülüğü, İslâmcılar, hemen tüm tarikat ve cemaatler, iktidara liyakat-ehliyet-etik-usulsüzlük eleştirileri getirse de Milli Görüşçüler, milliyetçi-muhafazakârlar bir ittifakın içine yerleşti.
Millet ittifakı, Erdoğan karşıtlığı üzerinden şekillendi.
Rahatlıkla İyi Parti’ye oy verebilecek ulusalcı-ülkücüler bu denklemler karşısında “kerhen” de olsa Cumhur İttifakı’nı hususen Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldı.
Millet ittifakını oluşturan önce 6, sonra daha fazla parti Erdoğan karşıtlığı üzerinden şekillendi.
İyi Partililer için Sinan Oğan, CHP’liler için Muharrem İnce “kaçış rampası” oldu. İki isim de türlü baskılara rağmen, bazı güçlerin de desteğiyle dirayetli kalıp kararlılığını sürdürdü. Birinin hedefi CHP genel başkanlığı, birinin de hedefi MHP genel başkanlığı.
Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinin önüne geçen Muharrem İnce faktörü sonradan Erdoğan aleyhine de dönmedi değil! Özellikle 18-30 yaş aralığındaki gençlerden, Erdoğan’a verme ihtimali bulunanlar da İnce’ye kaydığından, iktidarın onları kazanma çabası çıktı bu sefer ortaya.
Memleketin özellikle Batı kesimlerinde olduğu kadar gençler arasında da Kılıçdaroğlu’nun mezhep kimliğinin çok da “dert” olmadığı gerçeği Türkiye’nin hakikaten keskin bir dönüşüm ve yol ayrımında bulunduğunu da gösteriyor.
Kentli dindarların Cumhurbaşkanlığı konusunda Erdoğan’a daha yakın olduğu kesin fakat iktidarın klasik MHP dili ve tarzını sürdürme ısrarı biraz sorunlu.
İktidarın güçlü devletten ziyade MHP programı gibi davranması kentli dindar muhafazakârları kazanma çabası zayıf kalıyor.
İktidarın savunma sanayi, yerli otomobil, doğalgaz çıkarma gibi temelli icraatlarına mukabil muhalefetin soğan, patates ve kürsüden kalp işaretiyle karşılık vermesi, dahası bu iki argümanın iki kesimde de karşılık bulması siyasette yeni metotlara davetiye çıkarıyor.
Kimse partilerin ve ittifakların kendisini, kadrosunu ve söylemlerini ciddiye almıyor, temelde kaygılar ve duygusallıklar beklentiler üzerine oturuyor şimdi.
Siyasette halkın beklentileri somuttur, maddidir. Bu açıdan tutarlı, ayakları yere basan, insanlara dokunan vaatlerin her zaman karşılığı olur.
Deva, Gelecek gibi partiler de siyasetin o derece basit işlemediğini tecrübe ettiler. İki lider de siyasetin sokakta, halk için yapıldığını öğrenirken halkın basit eleştirilere değil kendisine ne vaat ettiğine baktığını anladı. Siyasette, fikri eleştirinin yanında esas olanın inşa olduğunu iyi anlamak gerekir.
Seçimdeki yüksek risklerden biri de gençlerin talepleri dediğimiz kompleks beklentiler.
Gençler Ne İstiyor?
Kamunun insanların eylemlerine müdahalesine dindarından sekülerine akıl erdiremeyen bir gençlik var.
2023 seçimleri Türkiye’de insan ve toplum gerçekliğinin değiştiğini gösterdi.
Eski mensubiyetler ve fay hatları “anlam”ını kaybediyor, yeni anlam ve değer dünyalarının bu milletin ve Türkiye gerçeğinin üzerine oturmasının şart olduğunu gösteriyor.
Siyasetin, entelektüel ortamın gelecek dönemde demografiyle bu toprakların ruhunu yeniden buluşturmasına yönelmesi gerekecek.
İktisattan liyakat ve ehliyete, hayat tarzına pek çok eleştiriye rağmen geçmişin, savunma sanayinin ve kazanımları kaybetme endişesiyle seçmen yine iktidara yöneliyor.
NEVZAT ÜLGER