Sevgili dostlar başlığını attığım isimleri biri birinden ayırmak tanıyanlar ve bilenler için neredeyse imkânsız ötesi bir düşünce olur diyebilirim. Belki de birçoğunuz bu yazıyı okurken güzel bir hikâye diyebilirsiniz. Fakat bu ikiliyi ve aşklarını yıllar öncesine gidip bilenler asla böyle düşünmeyecektir.
1973-1975 yılları arasında Elazığ yeni mahalle de taze bir fidan olarak Cumhuriyet ilkokulunun bahçesine ekilen ekilen bir tomurcuğun kim bilebilirdi ki gün gelecek futbolun, voleybolun yanında ayrı bir ilim irfan yuvası olacağını.
Bahsini ettiğimiz Elazığ yeni mahallede bulunan Cumhuriyet ilkokulunun toprak sahasını sakın bir okul bahçesi gözüyle geçiştirmeyin demek istiyorum sizlere.
Beşiktaş ın yıllarca formasını giymiş Ulvi Güveneroğlu ve Mehmet Ekşi’nin yanı sıra şimdiki dönemin süper ligine damgasını vurmuş Hıdır Bilek, Ömer Tokgöz, Hakan Esen, Hamit Ayden, Hacı Bayram Saydam gibi isimler bu sahanın tozunu toprağını sinelerine çekmeden yeşil sahalara adıma atmamışlardır. Kısaca Cumhuriyet ilkokulunun bahçesi Elazığ’ın en çok futbolcu yetiştiren tesislerinden birisi olmuştur her daim.
Derken o dönem Bahri Bulut diye bir genç çıktı yeni mahallenin sokak aralarından. Kendi mahallesi demeden şehirde ayak basmadık yer bırakmadı. Topladı çocuk yaşta gençleri etrafına. Elinde tuttuğu meşin yuvarlağı onlara tanıttı, eğitimle sporun bir arada nasıl yürüyebileceğinin temellerini attı.
Mahalle takımı nasıl kurulur nasıl yönetilir nasıl eğitilir çalıştı çabaladı, tanıyanların gözünde çok şeyleri başardı. Çevirmenin bahçesi, veterinerin sahası, Akademinin sahası, göğüs hastanesinin sahası, mürü köyünün yeşil zemini kurduğu, başkanı, futbolcusu, hocası olduğu Tayfunspor için dönemin en güzel tesisleriydi.
Takımın adı yeni mahalle Tayfunspor olmuştu. Gençlerin gıptayla baktığı, hayranlıkla izlediği, futbolcusunu parmakla gösterdiği Türkiye’nin en genç takımı olmuşlardı bir anda. Başlarında ağabeyleri bildikleri Bahri ağabeyleriyle bir spor koleji nasıl olur nasıl yönetilir nasıl başarıyı yakalar örnekler sunuyorlardı.
Dönemin Elazığspor’na malzeme konusunda yardımlarının yanı sıra, Türk ve Dünya şampiyonluğuna oynayan lise takımlarına bile forma desteğinde bulunabiliyordu bu futbol okulu. Profesyonel takımların kamp yapamadığı dönemlerde bile Tayfunspor maç için kampa alınabiliyordu, antrenmanlara takımın özel aracıyla gidebiliyorlardı. İçlerinde maddi durumu iyi olmayan kim varsa destek konusunda sıkıntı yaşanmıyor, eğitimle futbolun bir arada nasıl yürüyebileceğinin örneklerini veriyorlardı.
Bugün baktığımızda birçok genel müdür, birim müdürü, profesör, eğitmen, mali müşavir, gazeteci, dernek ve cemiyet başkanları ve bakanlık müşavirleri renkleri yeşil beyaz olan Tayfunspor’un formasını terleterek eğitim hayatlarına devam etmişlerdir.
Hani futbolla eğitim yan yana demiştik ya, bakın kimler çıktı bu fidanın dallarından futbolcu olarak. İsmail Kanter, Rahmetle andığımız Ömer Faruk Gökçe, Ahmet Ateşçi, Mehmet Ekici, Mesut Turan, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Fatih Yıldırım, Cemal Genç, Muhammet Genç, Fethi Deveci, Sebahaddin Çakılcıoğlu, Baki Güneş aklıma ilk gelen isimler arasında.
Kıymetli dostlar aklıma takılıyor, düşünüyorum bir türlü sonuç bulamıyorum. Unutulmaz bir değer dediğimiz Yeni Mahallenin Bahri ağabeyine hak ettiği değer verildi mi acaba, Yetiştirdiği sporcular, eğitim hayatlarına katkı verdiği kardeşleri, evlatları onu her daim kalplerinin en güzel yerlerinde muhafaza ederken, şehir olarak, ülke olarak, spor camiası olarak biz ona neler verebildik acaba?
Mehmet Duman