MEHMET DUMAN

Nereden nereye

Kırmızı mürekkep dökülmüş gibi haritamız, silinmiyor, gitmiyor, bitmiyor. Sorgumuz, sualimiz, tartımız, hesabımız tutmadı, dualarımızda eksik var. İçten değiliz, samimi değiliz, yolumuz, yalvarışımız, ibadetimiz aynı değil gibi. Yoldan çıktık, şaşırdık, menfaate, adam satmaya bulandık.

İnsanları kandırdık, dolandırdık. Çocukları, gençleri zehirledik, kazanmadan kazıkladık. Gençlerimiz her türlü madde bağımlısı oldu, zehir saçtık ortalığa. Silahlara göre cep yaptırdık giysilerimize, top, tüfek, bıçak eksik olmadı cepkenlerimizden. Büyük, küçük, haklı, haksız demeden çıkartıp vurduk, acımadık, insandır demeden, kırdık, katil olduk. Kullandığımız ilaçlar aklımızı alınca suçlu onları gösterdik, mağdur olduğumuzu talep ettik.

Biz kardeştik, biz samimiydik, biz birdik, biz bir bütündük.  Analarımızın duasında ayırım olmazdı, mahalle, sokak bizimdi, komşu bizdik, babalarımızın ocağı herkese açıktı. Bereket vardı evimizde tüm mahalleye yetecek kadar, evlerin önlerinde, avlularda, bahçelerde, boş alanlarda pişirilen Ekmek’te ayırım yapılmazdı, sokaktan geçenler için kimin rızkı varsa sahiplenir denilirdi. Küskünlük, kırılganlık, vurma, kırma olmazdı. Kapılar açık, gönül sofraları bir olurdu.

Bitirdiler bizi, yıkılmaz dediğimiz kalemizi içeriden yıktılar. Kalemimizi kırdılar. Şaşıran, şaşırtan biz olduk. Biz bu değildik dedik aynalardan öcümüzü aldık. Beynimize, kalbimize söz geçiremedik, yüreğimizdeki duyguları karalara boyadık.

Kâse kâğıtlarımız vardı bizim, içerisinde ne olduğu görünmeyen, kimsenin gözüne takılmayan, yok ettik, mahalle bakkalında üzerinde hesap yapacak kâğıt kalmadı. Apartmanlarımız, katlarımız, yatlarımız, bahçelerimiz oldu, komşu hakkını unuttuk, karnımız doydu sandık, herkes rızkını yer sözünü yabana attık. Eti senin kemiği benim diyerek emanet ettiğimiz öğretmeni mahkemeye verdik, al sana çırak dediğimiz ustalara önce parayı sorduk, işimiz ustaya kalınca zor bulduk.

Poşetlerimiz şeffaf oldu, içerisinde ne varsa gözüne takılanın gözlerine sokarcasına. Göz hakkı demedik, alamayan, olmayan, darda olanı, düşkün olanı aramadık, aldıklarımızla böbürlenir hale geldik, bölüşmekten, hayır duasını almaktan kaçtık.  Pandemiyi, depremleri fırsat çevirdik, insanı, Müslümanı kazıklamaktan geri kalmadık.

Cesaretimiz, gücümüz, garibana, mazluma, çocuğa, kadına yetti. Sahip çıkamadık, koruyamadık, kollayamadık. Candır, canandır diyemedik, engel olamadık, cep telefonlarının kamerasını haber kaynağı yaptık, yardım elimizi uzatamadık.

Kendimiz ettik kendimiz bulduk. Siber saldırılar, teknolojik savaşlar, ekonomi, depremler aklımızı aldı. Gözümüz ve gölümüz bir başkasının cebinde kaldı. İnsanız dediğimiz en güçlü yanımızı kaybettik, ateşten kazana kendimiz düştük. Çünkü biz o biz değiliz artık. Uzaklaştık, kaçtık, kaytardık. Geleceğimiz olan çocuklara anlatamadık İslam’ı, peygamberi, geçmişi, atalarımızı, tarihimizi. Anlatamadık kim olduğumuzu.

Bazen fısıldıyoruz ya anlamayana anlatırlar diye. Bakın başımıza gelenlere,  kaç defa sorguladık acaba kendimizi, biz nerede hata yaptık diye!

Allah’a emanet olun.

                                                                                                                                 MEHMET DUMAN

 

 

 

Nereden nereye

Giriş Yap

Yeni Nesil Medya Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin