En düşük emekli maaşı 7500 lira. Kök maaş 4 ile 6 bin lira arası. Yaklaşık 9 milyon emeklinin aldığı aylık bu şekilde. Açıklanıyor 6 aylık enflasyon yaklaşık yüzde 20 civarında. Peki, nasıl yansıyacak maaşlara diye bir soru aklımıza gelecek olursa onunda çaresi var, kök maaşın üzerine eklenecek. Hadi beş puanda refah payı diye eklediniz hatırı kalmasın diye oldu sana yüzde yirmi beş. Kök maaşın 6 bin liraysa eğer yüzde yirmi beşi 1500 lira eder maaşın olur 7500 lira. Adama sormazlar mı en düşük emekli maaşı hani 7500 liraydı. Değişen ne oldu. Hani enflasyon farkı, vay uyanıklar vay.
Tabii bu arada 7500 liranın üzerinde maaş alan emeklilerin fazla etkilenmediğini yüzde yirmi beş artışın o guruba direk yansıdığını söyleyebilirim.
Birde eşitlik ilkesi denilince aklımıza takılanlar var. Mesela 3-4-5 bin gibi gün sayısı ile emekli olmuş vatandaşla 7-8 bin gün ile emekli olmuş vatandaşın aynı maaşı aldığını yani gün ve çalışma farkı olmaksızın 7500 lira aldıklarını da rahatlıkla söyleyebilirim. Diğer bir uçurumunda kendi primini kendisi ödeyen bağ kur ve üniversite mezunu olmasına rağmen özel sektörde asgari ücretle primi ödenmiş emekliler ile kamu kurumundan tahsil şartı aranmaksızın sigorta priminin ödenip ödenmediğinden haberi bile olmayan sırtını devlete dayamış emeklilerin aldıkları maaşlar arasındaki dağlar kadar fark. Hani eşit hale gelecek, hani ülke vatandaşı milli gelir seviyesi yükselmiş olarak yaşayacaktı, hani emekli rahat edecek ti. Hani kul hakkı, hani eşitlik, hani bilmem ne. Palavra, palavra.
Yıllar öncesine döndüğümüzde ise karşımıza çıkan gerçeğin en düşük emekli aylığının asgari ücretin üzerinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani bu ülkeye 25-30 yıl hizmet etmiş, prim ödemiş emekliyi bu şekilde açlığa mahkûm edemezsiniz en düşük emekli maaşını eşitlik ve hak olarak asgari ücret seviyesinde tutmalısınız, tek gerçeğiniz bu olsun.
Son günlerin dilden dile dolaşan bir cümlesi de, “emeklimizi ezdirmemek için enflasyon oranının üzerinde maaşlara zam yaptık, bütçe dengelerini korumak zorundayız” denilmesi olmuştur. Adamda biraz sıkılma olur yahu. Sen hangi yüzle enflasyon oranını ağzına alabiliyorsun. Düzmece oranlarla geçmiş altı aylığı hesabına eklerken son günlerde iğneden ipliğe gelen zamlara hangi maaş dayanabilir düşündünüz mü hiç. Çalışan memura ortalama 8 bin lira seyyanen verilen zam için kimsenin itirazı yok. İhtiyaç hâsıl olmuştur, maaşlar yetmiyordur, geçim sıkıntısı had safhadadır elbette verilecektir. Peki, gariban emekliye gelince niye şartlar zorlaşıyor, eller titremeye başlıyor demezler mi adama. Bütçede sıkıntı var ise bunun suçlusu emekli mi ya da emekli mi bu sıkıntıyı çekecek. Yazık yahu. Bu nasıl hesap, bu nasıl matematiktir. Sıkarsın kemerleri, önlersin israfı, bitirirsin peşkeşleri, bol keseden vermezsin yandaşa ihaleleri, bir çeki düzen olur biter. Beş lira verdim bunu ek vergilerle karşılarım, yok iç borçlanma yaparım, olmadı cezalara yüklenirim bu işler bu şekilde işlemez bilesiniz.
Bir ülkede üretim yok ise, bir ülke dışa bağımlılık yaşıyorsa, bir ülkenin vatandaşı canından bezmiş hale gelmişse ne yaparsanız yapın düzelmez, olmaz.
Ha birde taşıma suyla değirmenin dönmediğini artık bilmemiz gerekir artık. Her sıkıştığımızda Arap ülkelerine koşup el açacaksak, kapıları kapattığımız bazı ülkelerle pişmanlık duyup aynı sofrada oturacaksak, ikramda kusur olmaz sözüyle hareket edeceksek vay halimize.
Esen kalın.