MEHMET DUMAN

BİNDİK BİR ALAMETE GİDİYOZ GIYAMATE

BİNDİK BİR ALAMETE GİDEYOZ GIYAMATE

Şöyle diyordu şarkısında rahmetli Cem Karaca, Bindik bir Alamete Gide yoz kıyamete. Sözün kısa hikâyesini araştırıp okuduğumuzda dünden bugünü gören bir anlatımla karşılaşıyoruz sanki.

Mahmut’a yalakalık olsun düşüncesiyle hediye edilen zürafaya, Gülhane parkının bahçesini mesken tutmuş bir berduşun zürafanın hızla koşmaya başlaması üzerine onu hayretle izleyen padişah ve güruhuna söylediği “devletlûm bindik bir alamete, gidiyoz kıyamete” sözleri, üzerinde bulunduğu endişeli ve sonu belli olmayan durumun kısa ve öz bir ifadesidir.

Düşünün bakalım dostlar, bundan kırk elli yıl önce zamanın bu kadar çabuk geçeceğini ve bir o kadar da çok hızlı değişimlerin olacağı hangimizin aklına geliyordu.

Hayatımıza bu süre zarfında giren teknolojileri sıralamaya kalkacak olsak bizden önceki nesil hiç kuşkusuz kafayı yemişler diyerek bize deli gömleği giydirirdi sanırım.

Gördüklerimizi rüya ya yorumlasak sabah olacak uyanacağız bu rüyadan düşüncesiyle küçük dilimizi yutar hale geleceğiz neredeyse. Sokak ve mahalle aralarında başlayan bu serüven okul bahçeleri ve boş arsalarda yetişen futbolcularla yol almaya başladıktan sonra, postane ye gidip telefon görüşmesi yapmak için sıraya kaydolmak, başka diyarlarda birinin sesini teller aracılığıyla duymak inanılmaz gibi gelmeye başladı o dönemlerde.  Radyonun içerisine sığan piyes ve arkası yarınları takip eden saz ve söz ekibini bir türlü çözemedik diyebilirim.

Düşündünüz mü bilmem ama tarih sayfalarına baktığımızda 1923 yılında insanoğlunun hayatına televizyon girdi denilmesine rağmen, biz 1970 li yıllarda ancak görebildik sihirli ekranı.

Bu gelişmelere paralel olarak daha sonrasında sinema sektörünün de cazibeli hale gelmesiyle geriye renklendirme kısmının kaldığı görülmüştür. Bu durum fark edildiğinde başlatılan çalışmalar yaklaşık yirmi yedi yıl sürmüştür.

1940’lı yıllarda renkli televizyon konusundaki çalışmaların neticesi 1950 li yıllarda mutlu sona ulaşınca ABD’de ilk renkli televizyon satışa çıkmış oldu. 1960’lara gelindiğinde ise ABD’de renkli televizyon geniş kitlelerce kullanılmaya başlanmasına rağmen, 31 Aralık 1981 yılbaşı gecesinden itibaren Türkiye’de televizyon yayınları renklenmeye başladı ve 1984 yılında tamamen renkli yayına geçildi diyebiliriz.

Daha sonrasında ise ATM (Bankamatik) süreci 1967 yılında başladı. 1930’lu yıllarda Osmanlı Ermenisi Luther George Simjian bu makineleri icat etse de, makineler pek talep görmediği için kullanımı yaklaşık 40 sene kadar gecikerek girdi hayatımıza. Tam anlamı ile ilk cihaz 27 Haziran 1967 tarihinde De La Rue firmasınca Barclays Bank için üretilerek, Londra’nın Enfield kasabasında hizmete sunulmuştur.

Şu an için para çekme, EFT, ekstra gibi birçok alanda hizmet veren bu cihazlardaki sistem cep telefonlarımıza kadar yüklenince neredeyse banka personelinin yapacağı işlemler bir tık ötede elimizin altına gelmiş oldu bu sayede.

Cep telefonunun serüveni ise 1973 yılında başladı yaşamımızda. Martin Cooper, 3 Nisan 1973 tarihinde icat ettiği cep telefonu ile ilk görüşmeyi yaparken, 850 gr. ağırlığında, 25 cm yüksekliğinde, 8 cm derinliğinde ve 4 cm genişliğinde bizi tanıştırınca aklımız başımızdan gitmişti sanki.  Cihazdaki gelişmeler günümüzde hızla değişimler yaşayınca hayatımızın en önemli icatlarından biri olarak güncelliğini korumaktadır diyebiliriz cep telefonu için.

Bilgisayar, internet, çok yapılı binalar, robotlar, yüksek hızlı trenler, deniz altı tüneller, barajlar, köprüler, akıllı araçlar, dijital Dünya ve milli savunma alanında kendi ürünlerimiz olan silahların yanı sıra, tanklar, savaş uçakları, insansız hava araçları Allah’ın insanoğluna verdiği akılla başarılamayacak hiçbir işin olmadığının bir anlamda göstermiş oldu bizlere.

Yukarıda saydıklarımızın bir kısmı son yıllarda hayatımıza girmiş olsa da, gelişen dünyada yeni icat edilen ve üretilen ne varsa aynı anda elimizin altında hizmetimize sunulmaktadır.

Evet değerli dostlar, “Bindik bir alamete, gide yoz kıyamete”  nereye gittiğimiz ve daha neler göreceğimiz belli değil, teknolojiye yenildik diyoruz, biz böyle hayal etmemiştik diyoruz, bu hıza yetişemiyoruz diyoruz.

Peki, düşündünüz mü hiç, gelişirken neler kaybettik neler?

                                                                                                             MEHMET DUMAN

 

 

BİNDİK BİR ALAMETE GİDİYOZ GIYAMATE

Giriş Yap

Yeni Nesil Medya Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin