Yeni hükümet kuruldu, hayırlı olmasını, beklentilere cevap vermesini temenni ediyorum.
Başkanlık sisteminde aslında -her şey Başkan’a odaklı- olduğu için gerçek bir değişimden söz etmek için Başkan’ın değişmesi gerekir. Başkan hala aynı kişi, Erdoğan hala aynı Erdoğan o halde hangi değişimden söz edilebilir?
Kaldı ki, başkanlık sisteminde Bakanlar kurulu yok, Başkan’ın sekreterleri vardır. Çünkü Başkanlık sisteminde çoklu bir iradeden söz edilemez. Sekreterler(Bakanlar) o iradeyi yansıtmakla görevlidirler. Dünkü sekreterlerin yaptığı da aynı şeydi, başkana ayna olmak, onun düşüncelerini uygulamaya koymak. Şimdikilerinde yapacağı aynı şeydir. Bir değişimin olabilmesi için Başkan’ın sekreterlerine insiyatif tanıması, onların uzmanlıklarına saygı göstermesi gerekir.
Belki de bu amaçla Mehmet Şimşek,”Rasyonel zemine dönmekten başka seçenek kalmamıştır” dedi. Bu, muhalefetin aylardır söylediğinin bin bir ricayla göreve getirilen M.Şimşek tarafından tekrar edilmesinden başka bir şey değildi. Şimşek, ” Ben ekonomistim” diyen Erdoğan’a adeta uyguladığınız program akıl dışı bir programdı diyor, kendisinin bu programa devam etmeyeceğini ima ediyordu. Şimşek, dediğini yapar Erdoğan’ın nassa bağladığı bu politikadan vazgeçerse belki bir değişimden söz edilebilir.İlginç olan dün dolandırıcı/batırıcı olarak suçlanan Şimşek’in 5 yıl sonra kurtarıcı olarak çağrılmasıydı.
Açıklanan sekreterler listesinin en olumlu yanı, Süleyman Soylu’nun listede olmamasıdır. Soylu kendisinden nefret ettirmek için her şeyi yaptı. Çok irrite edici bir dil kullandı. Siyasi ahlak diye bir şey tanımadı.Başarı için her yolu mübah gördü.Koltuğunu korumak için her adımda Erdoğan’ın gözüne girmeyi hedefledi. Her gün karşıtlarını büyüttü, görevden alınması biriken öfkelerin tahliyesine neden oldu.Bu zaviyeden bakan bazı kalemler Soylu’nun yokluğundan hareketle yeni bakanlara -olumlu- not verdiler.
Bu gibi durumlarda isimlere bakarak geleceğe yönelik tahminlerde bulunmak doğru değil.Önemli olan, bu bakan veya sekreterlerin ne kadar özgür olacakları ve kendi reyleri ve bilgileri ile hareket edecekleridir. Şimşek uluslararası finans çevrelerinde bilinen bir isim. Erdoğan’ın onu, bu çevrelerin desteğini almak maksadıyla bir vitrin malzemesi olarak kullanması da, uygulayacağı programda özgür bırakması da mümkün. Bunu önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz. Ancak Erdoğan’ın en azından Yerel Seçimlere kadar Şimşek’i rahat bırakacağını, geçici bir süre -ekonomistliğini- cebinde tutacağını düşünüyorum.
CB ve Genel seçimlerin sonuçlarının muhalefette büyük hayal kırıklığına neden olduğu ortada. Bu travma ancak bir başarı hikayesi ile alt edilebilir. Böyle bir imkan var. 2024’de yapılacak Yerel Seçimlerde bir başarı hikayesinin yazılması halinde 14 Mayıs’ın yıkıcı etkilerinin bir kısmını izale etmek mümkün olacaktır. Bunun için yenilgilerden, başarısızlıklardan dersler çıkarmak gerekir. Erdoğan bir daha aday olamayacak, ama hesap vermemek için de kendisinden sonrasını tanzim etmeye çalışacaktır. Erdoğan’ın 28 Mayıs’ın hemen ertesinde bunun hesaplarını yapmaya başladığını düşünüyorum. Muhtemelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için göstereceği aday, aynı zamanda daha sonra Cumhurbaşkanlığı için göstereceği aday olacaktır. Kendisi için en uygunu, seçim tarihine kadar iyice parlatacağı -aileden- bir ismin olmasıdır. Muhalefetin de buna karşı bir a ve b planının olması gerekir. Kararları son ana bırakmanın maliyeti 14 Mayısta görüldü. Yeni maliyetler ödememek için bir daha aynı hataya düşülmemelidir.