Bu coğrafya bölünmeyi, parçalanmayı kaldırmaz. Ufalanırsak kaybolup gideriz. Çok ciddi fay hatlarımız var. Özellikle siyasetçilerin sorumlu hareket etmeleri gerekiyor. Söz var barıştırır, söz var dövüştürür, toplumları felakete sürükler.
Geçmişte kavgalarımız, çatışmalarımız oldu. Çatışmalı toplumlar kolay kolay medeniyet sıçraması yapamazlar. Enerjilerini ülkeyi ileri itmek için değil, didişmek, dövüşmek için kullanırlar.
Önümüzde bir seçim var. Bizde kazanmak için her yolu mübah gören, çatışma potansiyeli taşıyan alanlara çöp dürtmekten çekinmeyen politikacılar var. Ülkenin yarınından çok kendi yarınlarını düşünenler yüzündendir ki, siyasette hiçbir zaman gerilim eksik olmuyor.
Başka ülkelerinde fay hatları var. Onları kaşımak yerine küllenmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar. Buna ister devlet aklı ister siyasi basiret deyin başarılı da oluyorlar. Amerika’da Obama’nın başkan seçilmesi sadece ona oy verenlerin tercihi değildi. Muhtemelen ABD derin aklı devletle zencileri barıştırmak, onların sadakatini kazanmak için böyle bir tercihte bulundu.
İngiltere’nin Hint kökenli Başbakanı Rishi Sunak da belki böyle bir akıl yürütmenin sonucuydu. İngiltere’de 1.5 milyon civarında Hintli var. Ülke nüfusu içinde büyük bir yekûn oluşturmasalar da bir Hintli’yi başbakan yaparak kendince bir jest yaptı. İngiltere’de 5 milyon yabancı var. Sunak’ın Başbakan olması ile hem bu yabancılara hem Birleşik Krallığı oluşturan Galler, İskoçya gibi bileşenlerine hem de dünyaya mesaj verdi. Bu tip operasyonlar ülkeye bağlılık oluşturmaya yarar, devletle vatandaş arasındaki bağı güçlendirir. Sadece seçmenlerin tercihi olarak görülmemelidir.
Türkiye’nin de sıkıntılı, kendini dışlanmış hisseden toplum kesimleri var. Bunları kazanmanın bir yolu da siyasi katılımdır. Siyasi katılım, milletleşmenin yollarından biridir. Gerekli meziyetleri taşıyan herkesin mezhebine, meşrebine bakılmadan önü açık tutulmalıdır. Geçmişin hastalıklarını bugüne taşıyarak, seçimi kadro ve projelerin rekabeti yerine mezhep veya meşrep yarışına çevirmek siyaset yoluyla toplumu ayrıştırmaya hizmet eder. Türkiye bir defa daha böyle bir ayrışmanın bataklığına düşmemelidir. Bu seçimde mezhepler, değerler, ideolojiler değil, kadro ve projeler yarışmalıdır.
EYT’LİLERİ BEKLETMEK
EYT’lilerin örgütlülüğü, muhalefetin baskısı ve CB seçiminin yaklaşması hükümeti EYT ile ilgili düzenleme yapmaya mecbur bıraktı. Halbuki CB Erdoğan daha önce EYT için “asla” demişti. Düzenleme ile 2 milyonun üzerinde insan emekli olacak. Emekli olmak için ölümün kıyısına gelmeyi beklemeyecek.
Bu ülkede her şey zordur, insanın ekmeğini çıkarması, rızkını temin etmesi daha zordur. Çünkü birbirimizi çok yoruyoruz. İş yoruyor, siyaset yoruyor, sokak, mahalle, dostlar, arkadaşlar kısaca her şey yoruyor. İnsanlarımız kısa zamanda tükeniyor. Yaşamak bir yük haline geliyor. Onun için yıllarca çalışıp sonra da yaşa takılmak kolay kabul edilecek bir durum değil. İnsanlarımız biraz soluk almak, mola vermek, dinlenmek istiyor, emekliliğe de öyle bakıyor.
Hükümet EYT düzenlemesi tamam demesine rağmen kanununu çıkarmadı. Hala EYT’lilerin ne zaman maaş alacakları belli değil. Belli ki, hükûmet düzenlemeyi -seçime yakın- bir tarihe getirerek bu büyük kitlenin oyunu kazanmak istiyor. Oysa düzenleme gecikip, bu tür hesaplar devreye girdikçe EYT mağdurlarında tam tersi bir tepkisellik ortaya çıkıyor. Seçim kobayı gibi görülmek onları rahatsız ediyor. Bu iş bitti rahatlığı ile sağa sola borçlananları zor durumda bırakıyor. EYT’lilerin sevinçleri kursaklarında kalmamalı. Düzenleme bir an önce yapılmalı, EYT’liler maaşlarına kavuşmalıdır. Bu bir lütuf değil haktır. Düzenlemeyi seçime ayarlamak EYT’lilerin oy ve vicdanlarının satılık olduğunu düşünmektir. Hak edilen bir şey pazarlık konusu edilemez, edilmemeli.