2020- 21-22 yıllarında Dünya piyasasında tüm hammaddeler dolar bazında 3-5 kat artmışken biz hiç frene basmadık. Türkiye Satın Alma Gücü Paritesinde 18. İken 11. sıraya yükseldi. Bu tüketimin faturasını bir yerde ödeyecektik. 2023 de fatura çıkarılacakken seçim ekonomisi devreye girdi. Erdoğan döneminde rastlamadığımız, Demirel dönemi seçim ekonomisi gördük. Muhalefetin iktidar olursak yaparız dediği her şeyi, AK Parti peşin yaptı. Depremin ekonomiye yüklediği yükü seçim bitinceye kadar kimse hissetmedik.
Şimdi, tatlı tatlı yemenin hesabını verme zamanı geldi. Elbette açıkları kapatmaya yönelik acı reçeteler yazılacak. Kovid dönemi üretmeden tüketmenin cezalarını bir yerde ödeyeceğimiz kesindi. Bu acı reçetelerin kalıcı çözüm üretmesi, bir problem çözülürken yeni problemler üretmemesi gerekir. Bu da akıllıca, toplumun desteğini alarak, vicdanlarda yara oluşturmadan yapılmalı. Ekonomi, toplumun desteği olmadan, bir partinin, bir gurup bürokratın çözeceği bir şey değil.
Toplum dolara hücum ederken doları dizginlemek kolay değil. Ekonomi de işin mantığını ve gelecekte gidilecek yerin toplum tarafından bilinmesi ve buna inanılması gerekir. Ekonomide deha dahi olsanız, toplumu ikna etmeden başarılı olma şansınız yok. Toplumu doğru yönlendirme ve hükümetin ekonomiye bakışının paralel olması gerekir. Sayın Erdoğan’ın faizle ilgili tespitleri bilinirken ve bu tespitler toplumun bir kısmı tarafından desteklenirken yüksek faizin toplumu tatmin etmesi beklenemez.
Kovid döneminde enflasyonun nedeni, arz eksikliği idi. O dönem özellikle yer altı kaynakları üretimi çok azaldı, stoklar tükendi. Şimdi, üretim artmaya, fiyatlar dolar bazında düşmeye başladı. Hükümet bu türbülanstan çıkmak için keskin dönüşler yaparak, sorunları hızlı çözmeye çalışırken, sürekli yeni sorunlar üretiyor. Avrupa SAGP sinde bizden çok fazla geri gitmesine rağmen, bu gün daha istikrarlı durumdalar. Türkiye’de fırsatçılıklar ve fırsatçılığı önlemeye çalışan hükümet adaleti elden kaçırdı. 3 milyon TL lik evin kirasını 2000 tl de tutmaya çalışmakta, aynı sitede metrekaresi eşit birevin kirası 2 000 iken, diğerinin 12 000 olması da adaleti zedeliyor. % 60 enflasyon varken % 25 den fazla zam yapamazsın demek ne hukuka ne adalete sığar.
Bir iş yapılırken Vicdanlar yaralanmamalı, halkın çoğu bu doğru oldu demeli. Dünya ile beraber Kovid’i yaşadık. Biz acıyı Avrupa’dan az çektik. Az çektiğimiz acıyı gecikme bedeli ile beraber ödeyeceğiz. Borcumuzu öderken faizin faizini, ödemek istemiyoruz. Hükümet; Erdoğan ile ekonomiye bakışta paralel değil. Ben yüksek faizin çözüm olacağını düşünmüyorum. Şu an enflasyona göre faiz yüksek değil. Ali Babacanın dediği gibi politika faizini, çekirdek enflasyona getireceğiz ifadesine uygun faizin yükseltilmemesi gereğine işaret ediyorum. Faiz tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, enflasyonun yarısından bit tık aşağıda olmalı. Yüksek faiz yüksek maliyet demektir. Yüksek maliyet iç ve dış pazarda rekabet şansımızın azalması anlamına gelir.
Ülkemizde ABD öğretileri ile yetişmiş her kişi, yani ekonomistlerin çoğu Ortodoks ekonomik politikayı över dururlar Bu sistem, sistemi yazan ABD para babalarına çalışan bir sistemdir. Ülkemizi çok seviyor, fakat istediğimiz sistemin ekonomik olarak ABD ye çalıştığını göremiyoruz. Akılla davranmalı gereksiz harcama yapmamalı ve sonunda ABD güdümüne girmemeliyiz der, bağımsız düşünenlere selam ve saygılar sunarım.