Kabotaj bayramını her yıl 1 Temmuzda kutluyoruz. Kapitülasyonlarla tüm limanlarımız yabancılara açılmış, yıllarca ülke ticareti azınlıkların elinde kalmış, ülkemiz insanının yabancılarla ticari rekabet şansı yoktu. İşte bu dönemde gelen, en az yüz yıllık vizyonu olan bir lider, kabotaj yasasını çıkarırdı.
Atatürk dünyayı iyi bildiğinden, Türklerin geleceğini garanti etmek için, kısa vadeli geri gitmelere sebep olsa da, Türkiye’nin temellerini sağlam attı.
Atatürk’ün attığı temeller ve Türklere sağladığı avantajlar bu gün başlayan Türkiye Yüzyılının temelini oluşturuyor. Peygamberimiz, rızkın onda dokuzu ticaret ve cesarettir demesine rağmen, milletimiz ticarette istenilen seviyeye gelmemiştir. Bu gün bizler çocuklarımızı ticaret yapmaları için yönlendirmeli, ticaret timleri kurmalı, uluslararası ticareti öncelemeliyiz. Bizi ticarette avantajlı kılan kabotaj yasası nedir? Bu yasa ile ne oldu bir bakalım.
1 Temmuz 1926 da yürürlüğe giren Kabotaj kanunu Türkiye’nin, kendi limanlarında kendi halkına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması, millî ekonomiye önemli bir katkı sağladı. Kabotaj yasaları ile devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmiştir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır. Kabotaj kanunu ile kapitülasyonların kayıplarını telafi yoluna gittik.
Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlar çerçevesinde bazı yabancı ülke gemilerine tanıdığı ayrıcalık Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında kaldırıldı. 20 Nisan 1926 tarihinde de kabul edilen Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.
Türk vatandaşlarına verilen bu ayrıcalıklara rağmen bu işleri yapma kültürü çok gelişmemiş olan halkımızın dünyada söz sahibi olacak seviyeye gelmeleri zaman aldı. Bu gün ülkemiz gemi taşımacılığında 14. sırada ve ilk ona girme azmi ile yeni limanlar açıyor gemi sayısını artırmaya çalışıyor.
Lojistiğin çok önemli olduğu günümüzde, ülkemizin deniz taşımacılığında, diğer sektörlerden çok daha yavaş büyümesi kabul edilemez. Ülkemizde tüm halkımızın ve iş adamlarımızın deniz ticaretine çok daha fazla önem vermesi ve hükümetin bu konuyla
İlgili özel önlem alması gerekir.
Ülkemizde hain veya saf bir zihniyetin, gemi sahibi olmak suçmuş gibi değerlendirmelerde bulunması kabul edilemez. Lojistiğin, uluslararası ticaretteki payının, tarım ve hayvancılığın toplamından büyük olduğunu tüm vatandaşların bilmesi gerekir.
Atatürk gibi ülkenin geleceğini hesaplayarak yasalar çıkarmaya yönelik çabalar harcayan, 100 yıl sonrasını düşünen liderlerin çoğaldığı bir dönemin başlayacağı ümidi ile Türkiye Yüzyılı hayali olanlara selam ve saygılar sunuyorum.
EMRAL CÖMERT