ESKİDEN İDEOLOJİK KÖLELİK VARDI ŞİMDİ MENFAAT KÖLELİĞİ

Bir dönemler tüm dünyada kominizim ile kapitalizm in mücadelesi yaşanıyor, bu iki sistemden birin benimseyenler, diğer tarafın yaptığına karşı çıkıyor, kendi tarafının her türlü yanlışını onaylıyorlardı. Bu gün de, menfaati neyi gerektiriyorsa, o yönde konuşanlar menfaat için yalan söyleyenler var.
Ben şok gezen, çok farklı guruplarla diyaloglar kuran, birçok gurupta direk görev alan biriyim. Dernek Yönetimi, Küresel Gazeteciler Danışma Kurulu, İşbirliği ve Proje Gurubu benzeri birçok derneğin ve kurulun, yönetimindeyim. Toplantılarına katılıyor birçok farklı siyasilerle diyaloga giriyor veya konferanslara katılıyorum.
Katıldığım toplantılarda özgürce doğruyu savunan, yalana yalan diyebilen az insan görüyorum. Genelde insanlar siyasi düşüncülerine göre konuşuyor, desteklediği gurubun yaptıklarının yanlışını, ya görmezlikten geliyor veya içine sindirmese de destekliyor.
Geçenlerde yine bir gurupla kahvaltılı toplantıdayız. İstanbul Büyükşehir Başkan Vekili deprem de kentsel dönüşümün 4 sırada önem arz ettiğini idea etti. Kentsel dönüşüm yapmayan İmamoğlu’nu aklamaya çalışması ve bu çarpıklığı savunma isteği ve bu durumun yanlışlığını bilmesi vekili bayağı zorladı. Depremde kentsel dönüşümün en önemli konu olmadığını söylemesine kimse karşı çıkmadı. Kentsel dönüşümü savunmak için rant olacağından bu işe az girdiklerini, AK Partinin kentsel dönüşümden para elde edip TOKİ’nin sosyal konutlara para aktarmasının yanlış olduğunu savunmaya çalıştı.
Konuşmalar bitince ben; 40-50 yıllık evlerin her şartta kentsel dönüşümle yenilenmesi gerektiğini, zorla ayakta durun binaların yenilenmesinin rantının sorgulanmasının dahi yapılmaması gerektiğini, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin KİPTAŞ ı harekete geçirerek hızla kentsel dönüşüm yapması gerektiğini söyledim. Bunu duyan vekilin aslında benim gibi düşündüğünü fakat İmamoğlu öyle düşünüyor diye, o ifadeyi kullandığını hissettim.
Biz çocuklarımızı yetiştirirken hep hakkı savunmasını, risk almasını öğütlememiz gerekir. Çocuklarımızı koruma içgüdüsüyle hakkı savunamaz sünepelere dönüştürdüğümüzü, acilen fark etmeliyiz.İnsanın en değerlisi doğruya doğru, yanlışa yanlış diyenidir. Bizlerin farklı düşünmesi, her birimizin farklı insanların daha başarılı olacağına inanması ve farklı partileri savunmasından daha doğal bir şey elbette yok. Bizler savunduğumuz partiyi de, kişiyi de haklı görüyorsak savunmalıyız.
Toplumun doğru değerlendirme yapabilmesi elbette önemli. Daha önemlisi iyi olduğunu düşündüğünü savunması ve menfaat için kalıptan kalıba girmemesidir. Olaylara tümden, tepeden ve uzun zaman aralığı ile bakmalı, ülkeye ve insanlığa katkı sağlayacağına inandığımız insanları ve düşünceleri savunmalıyız. Asla doğrular siyasi tercihimizle çelişiyor diye, yanlışı savunacak kadar küçülmemeliyiz.
Toplumsal kalitenin arttığı, insanların ideolojik ve menfaat köleliğinden kurtulduğu aklının erdiği kadar iyi olanı savunduğu günler yakındır diyor, karakterli davranış sergileyebilenlere saygılar sunuyorum.